Temel Eğitim Kampı 26.11.2001
|TEMEL EĞİTİM ve GELİŞİM KAMPIMIZ YAPILDI 26 KASIM 2001
Bodrum Doğa Sporları Kulübü 26 Kasım-01 Aralık tarihleri arasında Dağcılık Federasyonu denetiminde, Temel Eğitim Kampı, Milas Gökçeler Köyü Uyku Vadisinde yapıldı. Kampa BODOSK üyesi 9 sporcu katıldı.Yapılan temel eğitim kampında yürüyüş teknikleri, kampçılık, tırmanış-iniş yöntemleri, ip düğümleri, dağda beslenme, harita pusula ve yön bulma, meteoroloji, çevre ve doğa koruma bilgisi konularında eğitim yapıldı. Dağcılık Federasyonu’ndan eğitimciler tarafından verilen program sonucunda yapılan sınavda Bodrum Doğa Sporları Kulübü üyesi 9 sporcu Yaz Gelişim Kampı’na katılma hakkı kazandı.
Kulübümüzün birincisini düzenlediği Yaz Gelişim Kampı ise yine Milas Gökçeler Köyü Uyku Vadisinde 08-13 Aralık 2001 tarihinde gerçekleştirildi. 13 sporcu arkadaşımızın katıldığı kampta eğitim çalışmaları başarıyla tamamlandı.
Temel Eğitim Kampına katılan Demir Güngör’ün günlüğünden..
26.11 Pazartesi:
Sabah 06.00 gibi kalkıyorum. Zaman 08.45’e kadar, kahvaltı, araba yükleme ve şahsi hazırlıklarla geçiyor. Sitenin giriş kapısından çıkarken orada bulunan görevli, arabanın doluluğunu görünce “Hayrola Demir Abi, yoksa Almanya’ya mı gidiyorsun” diye sormaktan kendini alamıyor. Yolda ekmek, su ve gazete ikmali yapıp, 09.10 gibi buluşma yeri olan çevre yolundaki BP istasyonuna geliyorum. 09.15’te Eşref, 09.20 gibi Sevinç, 09.40’ta Beray ve Okan, daha sonra da diğerleri geliyor. 10.15 gibi hareketi gerçekleştiriyoruz. 11.15 gibi kamp yeri ola Uyku Vadisi’ndeyiz. Hava bulutlu olduğu için hiç vakit kaybetmeden çadırları kurmaya koyuluyoruz. Bizimle beraber gelmiş olan Erol, Okan ve Mustafa da çadırları kurmada yardımcı oluyorlar.
Öğle yemeğini Sevinç’in yaptırmış olduğu börekle geçiştirdikten sonra 14.00 gibi toplanıp eğitim programı ile ilgili konuşmayı yapıyoruz. Günün akşamına uzanan zaman içerisinde herkes şahsi işleri ile uğraşıyor ve bu arada kampın ilk akşam yemeğini gerçekleştiriyoruz. Saat 19.00 gibi Uyku Vadisi’nde yaz kış açık olan ve restoran olarak kullanılan tek katlı barakamsı binaya gidiyoruz. Kamp yeri ile restoran arası aşağı yukarı 150-200 metre kadar ve orada, dizdiğimiz taşların üzerinden seke seke atladığımız ve suyunu bulaşıkta kullandığımız bir dere akıyor. 20.45’e dek süren ilk teori dersinde yürüyüş bilgisi ve tekniği ile kamp yeri seçimi gibi konular var. Ben Cenk ile bir parti satranç oynamayı tercih ediyorum. Saat 22.00 gibi biz de çadırlara dönüyoruz. Beray ve Naciye dışında herkes yatmış. Cenk ve ben de onların sohbetine katılıyoruz. Bulutlar dağılmış, yerini parlak ve bol yıldızlı siyah bir berraklığa bırakmış. Gökyüzünün bu büyüleyici güzelliği eşliğinde sohbetimiz devam ediyor. Saat 23.00 gibi yatıyoruz.
27.11. Salı
Ezan sesi ile uyanıyorum, sonra horozlar. Saat 07.00 gibi çadırdan çıkıyorum. Bütün gece yağmur yağmıştı, şu anda yine yağıyor. Herkes henüz çadırında. Oysaki programa göre kalkış saati 07.00 idi. Saat 08.00’e dek şahsi ihtiyaçlarımı görüyorum. Saat 08.00 gibi M.Ali kalkıyor. Beraberce büyük naylon örtüyü ağaçlar arasına gerdiğimiz ipler üzerine atarak mutfak ve yemek yeri olarak kullandığımız hiç olmazsa yağmursuz mekanı hazırlıyoruz. 08.30’dan itibaren diğerleri kalkıyorlar.
Gece Naciye ile Tezcan’ın ve Cenk’in çadırına su girmiş. Neyse ki fazla eşyaları ıslanmamış. Kahvaltıdan sonra 09.30’a kadar yağmurun dinmesini bekliyoruz. 09.45 gibi yağmura rağmen yürüyüşe geçiyoruz. Kayalıklardaki Mağaralara kadar uzanan 2 saate yaklaşık bir yürüyüşte, bir akşam önce gösterilen yürüyüş tekniklerini uyguluyoruz. Kamp yerine döndüğümüz de yağmur durmuş güneş açmış ve etrafı doyumsuz bir toprak kokusu kaplamıştı. Herkes ıslanan giysilerini iplere asıyor, çadırlar onarılıyor. Börek, baklava ve çay ile geçiştirilen öğle yemeğinden sonra açık arazideki toplanma yerinde teori dersine başlıyoruz. Yağmur yine bırakmıyor.
Kapalı mekana gidip saat 17.00’ye dek teori dersine devam ediyoruz. Konu, dağcılık malzemeleri ve düğümler. Bu arada Okan Bodrum’dan ekmek,gazete ve birtakım ihtiyaç malzemeleri getiriyor. Akşam yemeğinden sonra 19.30 da tekrar teori dersine başlıyoruz. Önce düğümlere devam ediyor, sonra ilkyardım ve doğada beslenme konularını işliyoruz.Bu akşam teori dersi bir hayli uzuyor. 23.00 gibi kampa dönüyoruz. Herkes yorgun ve yatmaktan başka hiçbir şey düşünmüyor.
28.11.Çarşamba
Çiseleyen yağmurun çadırlara vururken çıkardığı hoş ve ahenkli sesiyle tatlı bir uykuya dalıyor ve ıslak bir geceyi daha geride bırakıyoruz. 7.30’da yine en erken ben kalkıyorum. Arkadan M. Ali ve diğerleri. 08.15 de ilk kez gerçekleştirdiğimiz kültür fizikten sonra kahvaltıyı yapıp 09.15 gibi yola koyuluyoruz. Saat 10.00 gibi kayalardayız. 15.30’a dek serbest kaya tırmanış ve iniş tekniklerine çalışıyoruz. Daha önce hazırladığımız sandviçlerle geçiştirdiğimiz öğle yemeğinden sonra bir ara Erol, Hayati ve Mustafa bizleri ziyarete geliyorlar.
Okan da orada. Hemen hepimiz veya çoğumuz kayalarla yeni tanışmanın heyecan ve zevkini tadıyoruz. İçimizden bazıları o kadar haz almış olacaklar ki tekrar tekrar tırmanıyor ve iniyorlar. Bu akşamki teori dersin konusu iple iniş yöntemleri. Teori dersinden sonra 22.00 gibi kamp yerine dönüyoruz. Herkes koyu bir sohbete dalıyor. Uykusu gelen teker teker yatıyor. Okan, Beray ve ben 24.00’lere dek sohbeti uzatıyor ve sonra çadırlarımıza çekiliyoruz.
29.11.Perşembe
Yattıktan kısa bir süre sonra müthiş bir hava patlıyor, zaman zaman sağanak halinde gelen yağmura, fırtınaya yakın şiddetteki rüzgar eşlik ediyor. Her an çadır yerinden sökülebilir endişesi duyuyorum. Bir biçimde sabahı ediyoruz. 07.30’da çadırdan çıkıyorum. Arkadan Naciye ve Eşref sonra da diğerleri yavaş yavaş kalkıyorlar. Yağmur ve rüzgar eşliğinde ayaküstü yudumladığımız tarhana çorbası, belki de şimdikilerin en lezzetlisi. Saat 09.30’a kadar çadır onarımları ile vakit geçiriyoruz.
Olumsuz hava şartlarından dolayı günü kayalara gitmeyip teori ile geçirmeyi yeğliyoruz. 10.00-11.30 arası teori dersi gerçekleşiyor. Bugünkü öğle yemeğinin adı: Ekmek arası kızarmış sucuk. Ekmek arası kızarmış sucuk deyip geçme! Normal şartlarda bunu gerçekleştirmek çok kolay. Fakat devreye sucuğun kızaracağı tavanın ve bu tavayı kızdıracak ocağın kamp yerinden teori derslerinin yapıldığı kapalı mekana taşınması olayı girince, iş değişiyor. Neyse, öğle yemeği hazırlana dursun, Durmuş Hoca, Naciye, Tezcan ve ben araba ile Gökçeler Köyü’ne gidip ekmek ikmali yapıyoruz.
Öğle yemeği yerken Hıdır ve arkadaşı Osman ziyaretimize geliyorlar. Hıdır’ı tanıyanlar bilir. Onun bulunduğu mecliste gülmemek mümkün değil, 14:30 gibi tekrar teoriye başlayıncaya dek zaman bir hayli keyifli geçiyor. Bugün teori ile ilgili bütün konuları bitiriyoruz. Konular; Harita-Pusula ve doğada yön bulma bilgisi, güvenlik çeşitleri ve ekoloji olarak sıralanıyor. 16:30 gibi teori bitiyor. Yağmur bu arada durmuş, hatta bir ara güneş bile açmıştı. Fakat bulunduğumuz yer ile kamp arasındaki daha önce döşediğimiz büyük taşlar üzerinden seke seke geçtiğimiz dere taştığı için bizi yeni bir macera bekliyor. Neyse ki biz teori dersi görürken Durmuş Hoca ile Okan derenin iki yanındaki ağaçlar arasına bir ana ip germişler. İkinci ip ise makara ile ana ipe ve dereyi geçecek kişiye veya malzemeye bağlı.
Herhangi bir problem yaşamadan hepimiz karşı yakaya geçiyoruz. Akşam yemeğinden sonra M. Ali ve Cenk köye içme suyu almaya, Okan ise işlerinin çokluğundan dolayı kamptan erken ayrılmak zorunluluğundan Durmuş Hoca’yı Milas’a bırakmaya gidiyorlar. İçme suyu gibi temiz kullanma suyu kalmadığı için bulaşığı dereden aldığımız çamurlu suyun içine deterjan koyarak yıkıyoruz. Bir çok şehirliye ters gelebilecek bu olay bizlere büyük bir zevk veriyor. Saat 21:00 gibi yağmur nihayet duruyor. Kampın hanımları ve Eşref bir kenara çekilip güzel bir koro oluşturuyorlar.
Gökyüzü ilk akşamkinden çok daha güzel. Gökyüzündeki bulutlar sanki bir pamuk tarlasındaki pamuklar gibi. Yüzlerce, binlerce, milyonlarca küçük bulut parçacıkları ve arka plandaki sanki onların koruyucusu imiş gibi büyük bir gururla dolaşan dolunay. Gecenin ilerleyen saatlerinde koroya Okan ve ben de katılıyoruz. 22:30 gibi ben, 23:00’e doğru da diğerleri yatıyorlar. Benden sonra yatanlar o kadar çok keyiflenmiş olacaklar ki, şarkı ve türküler yattıktan sonra da çadırlardan yükselmeye devam ediyor.
30.11.2001 Cuma
Gece yine zaman zaman yağmurlu geçiyor. Sabah olmuş kimsenin kalkmaya niyeti yok. Cenk Hoca’nın ”haydi arkadaşlar kalkın” çağrısı ile 07:15’te çadırdan çıkıyorum. Hava bulutlu ama yağmur yok. Sabah sporumu ikinci kez gerçekleştirdikten sonra kahvaltıyı yapıp vakit kaybetmeden, bu defa derenin kamp yakasındaki başka bir kayalık bölgeye gidiyoruz. İniş yapacağımız yer takribi 35 m. yüksekliğinde bir kaya kütlesi. Kitlenin 25 m. lik üst kısmı 70-80 derecelik bir dikliğe sahipken, alttaki 10m lik bölüm 90 derece diklikte kısmen de negatif eğimli bir parça.(negatif eğim=iç bükey) Yan taraftan dolaşarak tepe noktasına çıkıyoruz.
Daha önce Cenk Hoca’nın döşediği ana ip, sekizli, üst pürsük tekniği ve Cenk Hoca’ya bağlı ikinci bir yardımcı emniyet ipiyle inişi gerçekleştiriyoruz. İçimizden bazıları alınan hazzın doyumsuzluğunu tekrar tekrar yaşamak için iki, üç hatta dört iniş daha yapıyorlar. Güneş açmış hava güzel mi güzel, yüzlerdeki ifadeler çok daha güzel, bol kekik kokulu temiz havanın ciğerlerimin en kılcal koridorlarına kadar yayıldığını hissediyorum. Beraberimizde getirdiğimiz kavurma ve yumurtayı tavada pişirip ekmek içi yapıyoruz. Burada aldığım damak tadını ifade edecek kelimeleri bulmakta zorluk çekiyorum. Saat 15:00 gibi hepimiz iniş noktasında toplanıyoruz.
Cenk Hoca arada alt ve üst pürsük tekniği ile boşluktaki asılı bir ipe nasıl tırmanılacağını gösteriyor. 16:30 gibi kamptayız. Teorik ve pratik dersler böylece noktalanmış bulunuyor. Görevliler yemek ve bulaşıkla uğraşırken, diğerleri yavaş yavaş dönüş hazırlığına başlıyor. Akşam yemeğinden sonra saat 18:00’e doğru Erol, eşi Canan, Rıza, Öznur, Merzuka, Canan, Mustafa, Sadettin, Vildan ve Ilgaz bizi ziyarete geliyorlar. Yanan meşaleler, yudumlanan şaraplar ve ayaküstü yapılan hoş sohbetler eşliğinde zaman kayıp gidiyor. Bu arada Saadettin her zamanki gibi deklanşöre basarak geceyi ebedileştirmeyi unutmuyor.
Saat 20:00 gibi ziyaretçiler gidiyor ve kampçılar biz bize kalıyoruz. Yine dolunay, yine parlak yıldızlar, yine gecenin ınsanı sımsıkı saran sessizliği ve yine doğa ile bütünleşme mutluluğu. Herkes koyu bir sohbete dalıyor. Ben bu son gecede kendim ile başbaşa kalmayı tercih edip 21:30 gibi yatıyorum.
01.12.Cumartesi
İlk defa geceyi yağmursuz geçiriyoruz. Kahvaltıdan sonra saat 10:30’a kadar herkes hazırlık ve şahsi işleri ile uğraşıyor. Herkeste çocuklardaki gibi tatlı bir sınav heyecanı var. Aslında bu doğa sevgisi ile dolu insanın içindeki çocuğun heyecanı. Teori sınavından sonra çadırların toplanması, malzemelerin taşınması ve kamp yeri temizliği gibi işlerle uğraşıyoruz. Bu arada Mustafa arabası ile yardım etmeğe geliyor. Saat 14:00 gibi 4 araba yola koyuluyoruz. 15:00 gibi kulüp binasındayız. Kampın değerlendirilmesi yapılıp, teori sınavlarının puanları bildiriliyor ve kampın en yetenekli ögrencisi ilan ediliyor. Adres herkesin tahmin ettigi gibi Sevinc Gürkan. Toplantı 16:00 gibi sona eriyor..
Sonuç :
Yağan yağmura, esen rüzgara kısaca bütün hava muhalefetlerine rağmen tasarlanmış program, eğitimcilerin beceri ile gerçekleştirdikleri yer ve zaman değişikliği neticesi eksiksiz olarak uygulanmıştır.Herkes en ufak bir bencilliğe sapmadan güncel yaşama, sevgi ile yaklaşmasını bilmiş, amatör coşkunun verdiği büyük bir heyecan ve özveri ile yapılan işlerin üstesinden gelebilmeyi başarmıştır. Kampın geride kalan anıları tükenmeyen tatlı bir yorgunluk gibiydi. Bu mutluluğu bütün katılımcıların yüz ifadelerinden rahatlıkla anlamak mümkündü. Kampın son günü dernek binasından ayrılırken herkes, bir dizi tatlı anıların sığdırıldığı böylesine güzel günlerin geride bırakmanın burukluluğu, fakat ilerde böylesine güzel duyguları tekrar paylaşma düşünce ve ümidiyle birbirleriyle vedalaşıyor ve evinin yolunu tutuyordu.
Demir 2001 / Bodrum